25 Ocak 2011 Salı

Yunusların "Öğrenmek ve Öğretmek" Konulu Gösterisi Eyüp Dolphinarium'da

İstanbul'un karmaşasından, trafik ve gürültüsünden uzaklaşmak ve Yunusların "Öğrenmek ve Öğretmek" konulu gösterilerini izlemek çok önemli bir fırsat..

İstanbul Doplphinarium'da devamlı gösteri yapan Yunus, Fok ve Mors balıkları yaptıkları danslar, görsel show, şarkı-konuşma yetenekleriyle izleyenleri büyülüyor.. Yapılan her küçük showdan sonra eğiticisi Yunus'lara küçük bir yem yada balık veriyor ödül olarak.. Bir küçük yemi ödül almak için yaptıkları çalışma ve edindikleri marifetleri izlemek insan ve diğer canlıların istek, sevgi ve çalışma olduğunda neleri başarabileceğinin bir resmi gibi duruyor gösteri..

Kendi yeteneklerimizi geliştirmek ve daha çok çalışmak için Yunus'lardan öğreneceğimiz çok şey var.. Geç olmadan izlemenizi ve "öğrenmek ve öğretmek" konusunda seviyemizi anlamanızı tavsiye ederim..

Yakup Aksoy

7 Ocak 2011 Cuma

Ocak 2011'de Trabzon'da Zaman

Mantı Keyfi işimle ilgili memleketim Trabzon'a yaptığım seyahatte görüpde ilgimi çeken yer ve konuları paylaşmak istedim ki ilgili lişilerle buluşsun işe yarasın diye.. Ocak 2011'de Trabzon'un modern ve Büyükşehir yüzünü keyifle seyrettim.. Giresun-Akcaabat-Trabzon-Yomra-Arsin istikameti birleşmiş tek şehir olmuş sanki.. Yollar kavşaklar ve tarihi eski trabzon evleri ile yeni bina, marka ve AVM'ler şehrin görünümü alışkanlıkarını çeşitlendirmiş.. Artık İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerdeki sosyal hayatı Trabzon'da da yaşamak mümkün görünüyor..

Masmavi gökyüzünden parlayan güneş ışıkları..bembeyaz bulutlar üzerinde uçak penceresinden içeri giriyor..Trabzon'da hava az yağışlı, serin ve bordo-mavi... Trabzon'da Kradeniz'de olmanın keyfi bambaşka şimdi..

BU GÜN Kİ OFİSİM "TRABZON FORUM AVM"
Bu gükki ofisim Trabzonun yeni Modern yüzü FORUM AVM... Meydan ve Uzun Sokak'tan sonra yüselen çarşı olmuş "Trabzon Forum AVM".. 06.01.2010 Trabzon

1 Ocak 2011 Cumartesi

"OĞUZ ARAL ve GIRGIR OKULU" Öğrencileriyle Yaşıyor, Hep Yaşayacak!.

Yakup Aksoy Karikatürist, Mantı Keyfi-Kurucu Ortak
Benim gibi onlarca yüzler, hatta binlerce GIRGIR yazar-çizer ve okuyucusunun Ovuz Aabisi geçen zaman ve yıllara rağmen öğrencileriyle hep yaşıyor ve yaşayacak.. Medya ve iş dünyasında çok önemli iş ve görevler yürüten GIRGIR'ın yazar-çizer takımı OĞUZ ARAL'ın bilgi, sevgi, sabır, vizyon, heyecan ve değerleriyle yol aldı, almaya devam ediyor..

Tahsil hayatım, iş hayatım ve tüm yaşantımda kazandığım öğrendiğim her ne varsa bir o kadarını da Oğuz Aral'dan Bab-ı Ali'deki Veb ofset binasının son katındaki GIRGIR OKULU'nda öğrendim.. Öğrendiklerimin bir kısmını yazmak ve bu konuda çalışan, uğraşanlara kaynak olsun, işe yarasın diye yazıp paylaşıyorum..

Gerek profesyonel iş hayatımda gerekse kendi işim Mantı Keyfi’nin kurulması ve büyümesinde Öğretmenim Oğuz Aral’ın vizyon ve heyecanı GIRGIR Okulu’nun çizgilerini işime yansıttım.. Bu nasıl olabildi onu da paylaşmak istedim..

"Çiçeği Burnunda Karikatürcüler" 2011 yılının 15 Ocak'ında TÜYAP ÇUKUROVA KİTAP FUARI'nda OVUZ AABİ'yi anmak için 4. kez toplanıyor..Mustafa ÖNCÜL' girişimiyle yapılan etkinlik o dönemde çizen-yazan karikatürcülerin katılımıyla yapılıyor.. 2009 yılında Nuri Kurtcebe Abı'ye,
2010 yılında İlban Ertem Abi'ye verilen "Çiçeği Burnunda Karikatürcüler Onur Ödülü" bu yıl Bülent Arabacıoğlu Abi'ye verilecek...

Etkinliğe katılmayı çok arzu ettiğim halde Trabzon'da ertelenemeyecek bir iş seyahatinde olmamdan dolayı bu yılda maalesef etkinliğe katılamıyorum."OĞUZ ARAL ve GIRGIR OKULU" konulu izlenimlerim, anı ve düşüncelerimi, geçmiş de yaşayarak öğrendiklerimi şöyle bir hatırlamak ve O'nun anısına minnet ve teşekkür anlamında yazmak paylaşmak istedim..

Oğuz ARAL'ı sadece sanatçı-karikatürist yönü ile değil "Girişimci-Marka Üreten" yönüyle de incelemek örnek almak lazım..

Oğuz ARAL iletişim araçlarının kıt olduğu 70'li ve 80'li yıllarda toplum değerlerini, mizah ve eğlenceli bir anlatımla; yetenekli gençleri eğiterek insanlara eğlence ve yaşama sevinci veren "GIRGIR MARKASI" nı yarattı.. Oğuz ARAL'ı Sanat ve Mizahçı kimliği yanında asıl "İŞ ADAMI" kimliği ile de incelemek ve örnek almak lazım..

GIRGIR'ın bir mizah dergisi, Oğuz Aral'ın da bir karikatüristten çok daha farklı-fazla nitelikleri ve misyonu vardı.. Türkiye ve dünyada toplum, mahalle, köy, ev, aile ve o coğrafya da yaşayan insanların iç dünyasını sanatla yoğurup 500.000 Adet tiraj yapabilecek kadar bir yayın organı oluşturmuştu.. Bu durum "GİRİŞİM ve MARKA" yapma konusunda çok önemli bir model-örnektir.. Daha ilginci dergiyi oluşturma sürecinde bu vizyon, heyecan ve nitelikleri kazandırdığı "bizim muhitin delikanlı ve çocuklarından" çok güçlü bir sanatçı topluluğu medya ve iş dünyasında başarılı olacak bir kadro yetiştirdi. Oğuz Aral ve GIRGIR OKULU sayısız sanat-iş adamının emekleyerek büyüyüp yürümesini sağlayan bir anne-baba görevini de üstlenmiştir.

Kendi değerlerimizi kullanarak, eğlenceli, komik, pozitif enerji veren sanat eserleri "üreten, öğreten ve paylaşan" Oğuz ARAL; vizyon ve heyecanını çizer kadrosu ve okuyucu kitlesine aynı coşkuyla verebilmiş karizmatik bir liderdi..

Günümüzde her alanda günlük yaşantımızı kaplayan yabancı marka ürün ve hizmetlerin etkinliği göz önüne alındığında Oğuz Aral'ın değeri ve önemi daha iyi anlaşılmış olur. Oğuz Aral'ın GIRGIR OKULU'nda yaptığı işi ekonomi, politika, iş hayatı ve benzer alanlarda yapabilmiş olsaydık yüzümüz güleç, gönlümüz rahat, cebimiz dolu ve daha güçlü olabilirdik şimdi..

GIRGIR; A'dan Z'ye fikir, sanat ve eğlence, öğrence ögelerini içeren orjinal buluşlar renk ve farklarla dolu bir dergiydi.. Her zerresinde emek, bilgi, saygı, sevgi olduğu çok net seçilebilirdi..

"Çiçeği Burnunda Karikatürcü" olarak ilk yayımlanan karikatürüm bana çok büyük sevinç ve güven vermişti.. Önemli bir kişi olduğumu fikrimin ve sanatımın para ettiğini görmüş Oğuz ARAL ve GIRGIR'ı sadece eğlenmek, gülmek için değil öğrenmek ve daha çok kazanmak için de takip eder olmuştum.

Yaşantım boyunca kazandığım en keyifli ve bereketli paraları GIRGIR'dan Mevhibe Hanımın elinden aldım.. Üniversite yıllarımda bir hafta boyunca çizdiğimiz karikatürleri pazartesi akşamı Çağaloğlu'nda VEB OFSET binasının son katına çıkarır karikatürleri Mevhibe Hanım'a teslim ederdik.. Mevhibe Hanım büyük bir dikkatle karikatürleri isme ve kaç lira ücret alacağı kriterine göre tasnif eder Ovuz Aabi'nin masasına bırakırdı.. Sıramızı beklerken hiç usanmaz, yorulmaz acele etmezdik.. Oğuz Abi'nin inceleyip eleştirdiği her karikatürü anlamaya daha çok şeyler öğrenmeye çalışırdık.. Beğendiği karikatürleri alır bir kısmında yeniden çizdirmek üzere iade ederdi.. Ama en ilginç ve güzel olanı beğendiği her karikatürün telif ücretini o anda peşin olarak muhasebeden ödetmesiydi.. Hatta satın alıp da yayımlamadığı karikatürlerde bedelini ödemiştir çoğu kez...

GIRGIR'dan kazandığımız karikatür parasıyla hemen koşarak Sultahmet Köftecisi'nde Köfte, Piyaz, Cola, İrmik Helva siparişini verir afiyetle yer bitirirdik bir nefes de.. Böyle bir lezzet hiçbir yerde hiçbir zaman bulamadık daha sonra..

Kadim dostum Musa Gümüş'le Karikatürden kazandığımız paranın bir kısmını hemen orada harcar karnımızı doyururduk.. Devamında Ayasofya Camisinin avlusundaki koca çınar ağaçlarının altında oturur; çayımızı yudumlarken bir sonraki hafta vereceğimiz karikatürlerin esprilerini arayıp bulmaya başlardık.. Yazıp, çizip konuşur keyif yapardık, masadan kalkarken bulduğumuz esprilerin eskizlerini çantamıza koyar heyecanla evin yolunu tutardık..

Çizgimiz ve karikatürlerimiz güzelleştikçe Oğuz Abi bize ödediği telif ücretini o nispette ertırırdı.

Pazartesi buluşmalarımızda Oğuz Abi karikatürlerimizi inceler beğenir alırdı. Her karikatürcünün telif ücreti farklıydı.. O kıdem, ustalık, yaratıcılık ve belki de bizim bilmediğimiz başka kriterlere göre karikatür ve karikatürcüleri değerlendirir, zamanı geldikçe ödenen telif ücretini artırırdı.. Emeğe, çalışmaya saygı, değer vermenin ve "kariyer planlamasının canlı ve keyifli çalışmasını" para kazanarak birlikte yaşardık..

GIRGIR gibi bir dergide karikatürümün yayımlanmasından daha büyük ödül ve zenginlik ne olabilirdi ki.. Ama hem bu keyfi gururu yaşıyor hem de ustalaştıkça daha çok para da kazanıyordum Oğuz Abinin elinden..Daha ne olsun ki..

"Demek intiharı düşünüyorsun.. Ver bakıyım şu karikatürlerini bir daha inceleyim!."
"Çizgilerin güzel ama karikatürlerinin konusu iyi değil.. Niçin hep İNTİHAR konulu karikatürler çizdin.. Böyle konusu intihar olan karamsar karikatürleri alamam, yoksa sen intiharı etmeyi mi düşünüyorsun?" dedi İrfan TATAR isimli karikatürcüye.. "Evet Oğuz Abi intiharı düşünüyorum.." diye cevap verdi İrfan.. İntihar etmek gibi bir duyguya kapılmaması gerektiğini anlattıktan sonra "Ver bakıyım şu karikatürlerini bir daha inceleyim” dedi. Karikatürleri yeniden inceleyerek üç tanesini beğenip satın aldı.. Anladık ki Ovuz Abi karikatürleri satın alarak hem ona moral vermek hem de iç dünyasını samimi olarak yansıttığı için almıştı. İrfan TATAR o günden üç ay sonra intihar etmişti buna rağmen..

Oğuz Abi mahalle, köy, ev, yol, hapishanelerdeki mahkumların bitlerinin yarışı ve akla gelen gelmeyen köşe bucakta kalan her ne var ise çok keyifli ve komik bir çizgiyle okuyucuya sundu o dönemde yaşanan iç ve dış dünyamızla ilgili her şeyi.. Bundandır ki okuyucu GIRGIR'da kendini buldu ve sahiplendi hiç bırakmadı..

Oğuz Abi'nin beğenip satın aldığı "simit içinden uçarak geçerken bir ısırık alan adam" karikatürünü bir yıl boyunca çizdim de ancak beğendirebildim kendisine..

Yine bir pazartesi akşamı karikatürlerimden birisini beğendi ama daha iyi çizebilmem için bana iade etti.. Konu: aç bir vatandaşın Eminönü Meydanında dolaşırken bir simit tezgahında satıcının elinde tuttuğu simidin içinden uçarak geçmesini anlatıyordu.. Ve geçerken de bir ısırık alıyor simitten, o kadar işte..

Ama problem burada başlıyor ve ben karikatürün hakkını vermek için bir yıl çizdim getirdim götürdüm karikatürü.. Bir yıl sonra beğendi ve yayımladı onu ancak.. "Bak Yakup bu simit; simit büyüklüğünde olacak, içinden geçen adam da adam büyüklüğünde olacak.. Adam simidin içinden geçerken bir ısırık alacak, çiz de gel bakalım.." diyor ama, çiz de gel çizebilirsen.. Bu çalışma bir fikri sunmak için nasıl hareket etmek gerektiğini bıkmadan usanamadan en iyiyi bulana kadar çalışmamız gerektiğini öğretti bana.. Zor oluyordu ama oluyordu sonunda işte..

"Gereksiz taramalardan kaçının, benim deneyimlerimi kullanın ve üzerine daha büyük ve iyi işler yapın."
"Arkadaşlar karikatür çizerken gereksiz taramalardan kaçının, karikatürü çizeceğiniz alanı bir çerçeve içine alın sonrada neyi nereye çizeceğinizi planlayın vermek istediğiniz mesajı yalın ve net vurgulayın ve espri yada sürpriz kağıdın sağında olsun.. Bu söyledikleri mutlaka uygulayın ben bu deneyimi kazanmak için yıllardır çalıştım siz boşa çalışmayın ve bu deneyimi kullanın.. Eğer iyi bir şeyler çizecekseniz bu anlattıklarımız üzerine bina yapın" diyordu..

Bu yaklaşım çok önemliydi.. Bir konu mesaj nasıl anlatılır nelere dikkat etmek lazım? Öğrendiklerimi profesyonel iş hayatında ve kendi işimde birebir uyguladım.. Çok faydasını gördüm..

"insanların inancını zedeleyecek ve yerine alternatif bir inanç koyamayacaksan bırak dokunma insanların inançlarına, onlar inançlarıyla mutlu ve huzurluysa sana ne.."
Ateist olmak, dini ve inançlıları aşağılamanın moda olduğu bir dönemde incelediği karikatüre bakarak "Ooulum karikatürlerinin çoğunda ateist düşünce propagandası var.. Buna hiç gerek yok, senin neye inandığın çok önemli değil ama inananların inancını zedeleyecek ve yerine alternatif bir inanç koyamayacaksan bırak dokunma insanların inançlarına, onlar inançlarıyla mutlu ve huzurluysa sana ne.." deyivermişti.. İnanç özgürlüğü ve fikre saygı böyle bir şey olsa gerek.. Daha ne denir ki.. Bu "gereksiz tarama" işi yapılmadan Oğuz Abi tarafından önlenmişti..

"Buluş yapın, özgün, naif şeyler çizin çizdikleriniz hem komik hem de görsel anlamda etki yaratsın.. ilgi çeksin.."
"Çizgili kıyafetli mahkum karikatürü istemiyorum.. Issız Ada karikatürleri çizmeyin, bizim ıssız ada'mız yok çünkü.. Çizdiklerimiz kendi günlük hayatımızdan ve iç dünyamızı yansıtacak konulardan olsun.. Yalın ama görsel açıdan etki yaradan çarpıcı konuları işleyin.." sözleri kulaklarımdan hiç çıkmadı Oğuz Abi'nin..


Mantı Keyfi'nde "OĞUZ ARAL ve GIRGIR OKULU"nun çizgi ve izleri var.

Mantı'mızı Keyfi ile birleştirip global bir marka yapma işimizde Oğuz Abi'nin karikatür çizerken kullanmamızı tavsiye ettiği yöntemleri işimde kullandım.. Eşim, Ortağım Mukadder Aksoy'la mantı'dan global bir marka yapmak fikrini oluşturduğumuzda ürün, mutfak, menü, konsept, hedef kitle ve yol haritasını hazırlarken bu işe sanat, mizah, eğlence, heyecan ve kültürel bir değer katmak gerektiğini de biliyorduk. Başlangıç gününden beri üretimde mantı katlayan iş gören ile konusunda uzman danışman kadro aynı heyecan birlikteliği ile çalıştı. Mantı Keyfi'nin ismi, oklavalı anne anne logosu, Rock'n Coke ve açık alan etkinlikleri için tasarladığımız "elde taşınan yiyecek ve içecek kabı", yoğurt, sos, ve mantıyı ayrı bölmeler ama aynı kutuda bulunduran "mantı keyfi paket servis kutusu" Oğuz Aral ve GIRGIR Okulu'nun iz ve çizgilerini taşır..Tabii doğal olarak İrfan Sayar'ın "Zihni Sinir" işlerine de benzer biraz.. Yine Mantı Keyfi'nin oluşturduğu yeni ürünler "çikolatalı mantı", kalp şeklinde "sevgi böreği", aynı fikrin ticari hayatta uygulamasıyla ilgili bir örnektir.. % 100 oğuz Abi'nin vizyon ve çizgisini uyguladık demiyorum ama çok faydalandık ve o çizgileri işimize yansıttık.. Yine mantı'yı açık alan etkinliklerine taşımak, fast food tarzı hızlı sunum yapmak bu tarz düşüncenin bir ürünüdür.. Aynı paralel çizgiyi Gani Müjde, Cem Yılmaz gibi pek çok GIRGIR'cıda görmek mümkündür..

"Hayvancık şekilli mantı keyfi çocuk menüsü" cini mürekkep ve tarama uçla amacına uygun şekilde çizilip yayımlanabilecek bir karikatür niteliğindedir.. Global yiyecek markalarının "çocuk menü" ile insanlarımızı bebek yaşta fast food kültürüne alıştırdığı günümüzde mantı ile "hayvancık şekilli mantı keyfi çocuk menü" ürününü oluşturup tepkimizi alternatif üreterek gösterdik.. Oğuz Aral ve Gırgır çizgisiyle hamurla karikatür çizdik..

Gerek iş hayatımda gerekse profesyonel yönetici olarak çalıştığım zamanlarda Oğuz Aral ve Gırgır Çizgisi bana hep kılavuz oldu.. Eğlenceli ve heyecanlı işler yapmak için model oldu.. Şimdi bu vizyon ve heyecanı Mantı Keyfi işimde Kurumsal Bir Kimliğe oturtmaya çalışıyorum..

İyiler ve iyilikler hep büyür, yaşar Oğuz Aral ve GIRGIR çizgisi hep var olacak, yaşayacak..
Oğuz Abi vizyonu heyecanı; üretip, öğretip paylaştıklarıyla hep yaşayacak.. Yetiştirdiği öğrenciler bu fikri taşıyacak ve başka Oğuz Abi'rin yetişmesi ve yaşaması için model olacak.. Duruşu, karakteri ve kişiliğiyle içimizde önümüzde kılavuz olacak, yaşayacak hep..

Yakup Aksoy Karikatürist, Mantı Keyfi-Kurucu Ortak
http://iyibirhaber.blogspot.com/
2 Ocak 2011 Beykoz-İSTANBUL